Konteynır Bebek Sendromu

KONTEYNER BEBEK SENDROMU

Yeni doğan dönemi ve sonrası için süslü, cicili bicili, bebeklerin içinde iyi göründüğü bir çok yardımcı taşıma araçları çok büyük bir pazar. Araba koltuğu, taşıma puseti, ana kucağı, bebek arabası gibi bir çok çeşidi farklı markaların güçlü ve abartılı reklamlarıyla desteklenerek, çocukları için en iyiyi arayan anne babaların ilgisini çekiyor.

TÜİK 2016 verilerine göre ülkemizdeki 6.3 milyonun 0-4 yaş arasında olduğunu düşünürsek bebek çocuk gereçleri pazarının büyüklüğünü ve bu pazardan pay kapma gayretini daha iyi anlarız. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de aileler bebekleri için, 2 yaşına kadar ortalama aylık 60-70 dolar harcama yapıyorlar. Bilinç düzeyinin artması ile anne babalar, çocuklarını daha sağlıklı (!) büyütmek amacıyla yeni ürünlere yöneliyor. 

“Bebeğinizin deliksiz uyuyacağı rahat ve sağlam bebek pusetleri”, “En uygun fiyata en kaliteli ana kucağı”, “Ultraviyole güneş siperlikli, süspansiyonlu tekerlekleri ile kolay katlanabilen bebek arabası” gibi sloganlarla sağlık, konfor, lüks, statü göstergesi olan yardımcı ekipmanların herhangi birinde ya da hepsinde uzun süre durması “Konteyner Bebek Sendromu” gelişme riskini arttırıyor. 

Amerikan Pediatri Dergisi 2016 raporunda bu konuya özel bölüm ayırdı. Bu rapora göre bebekler araba koltuğu veya benzeri bir oturma cihazında günde 5.7 saat geçiriyor. Bu oldukça uzun bir süre. Üstelik çocukların bir ekipmandan diğerine geçmesi de ayrı bir sorun olarak görülüyor.

Bebek vücudunun hareket etmesine izin vermeyen bu araçlarda çok fazla vakit geçirdiğinde, ne yazık ki; boyun kaslarının sıkışması sonucu Boyun Eğriliği (tortikollis), Kafa Şekil Bozukluğu (plagiosefali) benzeri kalıcı ya da tedavi gerektiren olumsuz sonuçlar oluşuyor. Ayrıca kol ve bacakların aktif hareketi kısıtlandığı için normal motor gelişim eğrisinde gecikmelere sebep olabiliyor.

PEKI BU DURUMA NASIL GELINDI?

90’lı yılların sonunda Amerikan Pediatri Derneği, ani bebek ölümlerini önlemek için bebeklerin yalnız sırtüstü ve beşikte uyumaları tavsiye ediyordu. Bu tavsiye ışığında bebekleri bu şekilde tutan ekipmanların yoğun kullanımına yol açtı. Bu cihazlar ebeveynlere çocuk dostu olarak satılıyor ve ebeveynlerde bunlara sahip olmaktan heyecan duyuyordu. Kullanım sonuçları ancak okul çağına gelindiğinde ortaya çıktı. İnce el becerilerinde zayıflık, koordinasyon ve denge problemleri, fiziksel gelişimde gerilik en çok gözlemlenenlerdi.

Bu durum karın üstü (Tummy Time) zaman kavramının önemini parlattı. Karnı üzerindeyken başını kaldırıp etrafına bakınmaya çalışan bebek omuz, sırt ve boyun kaslarını kuvvetlendirerek bir sonraki gelişim aşamasına  (emekleme, dizüstü durma, yürüme) bedenini hazırladığı açıktı. Bebeklerin hastaneden eve gelir gelmez karın üstü yatırılmasını destekleyen kampanyalar başlatıldı.

Doğrusu, bebekler karın üstü yatmaktan hoşlanmayabilir. Ancak ilgilerini başka şeylere çekerek süreyi uzatıp zevkli hale getirmek sizin elinizde. Bebeği karın üstü koyup gitmek değil izlemek ve takip etmek önemlidir. 

KONTEYNER BEBEK SENDROMUNU ENGELLEMEK IÇIN IPUÇLARI:

  • Bebeğinizin herhangi bir oturma düzeninde ne kadar zaman geçirdiği ile ilgili bir çizelge yapmanız faydalı olacaktır.

  • Bebeğinizin güvenliği için gerektiğinde tabi ki yardımcı ekipmanları kullanabilirsiniz. Ancak mümkün olduğunca bebeğin özgür ve aktif hareket etmesi için dışarıda tutun. 

  • Denetimli karın üstü zamanı alışkanlığı yaratın. Bu zaman ne kadar uzun tutulursa fiziksel ve zihinsel gelişimi o kadar iyi olur.